6 Ağustos 2008 Çarşamba

DEAD POEMS SOCIETY


Çocukluğumda en çok sevdiğim kitap Pal Sokağı Çocukları idi. Frenc Molnar’ın yazdığı bu kitap, mahalle çocuklarının sıradan yaşamlarını ve onların hayattaki en büyük mücadelesi olan çete savaşlarını anlatırken onlar arasındaki dostluğun en samimi yönlerini bize yansıtırdı. Klasik bir hikaye her nasılsa dostluğun her noktasına dokunur hale getirilmişti; o kitabın pek çokları açısından en vurucu yönü de buydu.

N. H. Kleinbaum’un aynı adlı eserinden 1989 yılında sinemaya uyarlanan Ölü Ozanlar Derneği (orijinal adıyla Dead Poems Society) de yatılı okulda okuyan bir grup gencin ve onların edebiyat öğretmenlerinin başından geçen olayları bize aktarmış ve bunu yaparken kalıplara, kurallara, insanın yaratıcılığını yok eden tüm dayatmalara genel bir eleştiri getirilmiş. Katı müfredata ve disipline dayalı eğitim gören öğrencilerin bu durumlarından, John Keating’in telkinleri sayesinde kendilerini ifade edebilmelerine uzanan süreçte neler yaşadıkları anlatılırken CARPE DIEM felsefesi eğlenceli bir dille incelenmiş. Dostluğa yapılan vurgular da bana bir başka sevdiğim eser olan Pal Sokağı Çocukları’nı hatırlattı. Bence özellikle izlenilmesi ve izletilmesi gereken bir film; yönetmeni de Peter Wier…

Bu arada bunları yazarken aklıma bir şey geldi… Böyle yapımların bizdeki versiyonları olan Hayat Bilgisi’nde Afet Hanım tarih; Arka Sıradakiler’de Kemal Bey edebiyat; Lise Defteri’nde adını şimdi hatırlayamadığım X Bey müzik öğretmeniydi… Acaba bilerek mi sayısalcı yapmıyorlar bu idealist tipleri, yoksa tesadüf mü?

Hiç yorum yok: